YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI
Esas : 2018/904 Karar : 2019/1181 Tarih : 14.11.2019
ÖZET: Üniversite mezunu olan fakat iş sahibi olmayan çocuğun iş bulması için KPSS kursuna gitmesi yahut yabancı dil kursuna gitmesi gibi eylemleri eğitimden sayılıp anne-babanın bu durumda çocuğa maddi yardımda bulunması hem çocuk hem kendi gelecekleri için yararlıdır.
Bu hâli ile yoksulluğa düşmüş olan ve eğitimine devam eden çocuğa nafaka ödenmesi zorunludur.
KARAR TAM METNİ:
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki “yardım nafakasının kaldırılması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara 4. Aile Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 27.04.2016 tarihli ve 2016/228 E., 2016/694 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 04.05.2017 tarihli ve 2016/15392 E., 2017/6543 K. sayılı kararı ile;
“…Davacı vekili dilekçesinde; davalı kızı lehine 325 TL yardım nafakasına hükmedildiğini, davalının Ziraat Fakültesinden mezun olduğunu, çalışabilecek ve yaşamını idame ettirecek durumda olduğunu, bu nedenle nafakanın kaldırılmasına karar verilmesini ve 20.05.2013 tarihinden sonra haksız olarak ödenen yardım nafakasının istirdadını talep ve dava etmiştir. Bozmadan sonra davacı vekili, geçmişe yönelik nafakanın tahsili yönündeki talebini atiye terk etmiştir.
Davalı vekili; davalının, 2013 Haziran ayında okulu bitirdiğini, KPSS kursuna yazıldığını ücretini çalışarak ödediğini, annesinin ev hanımı olup 378 TL yetim maaşı aldığını davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davalıya ödenmekte olan yardım nafakasının iş bu davanın açıldığı 10.01.2014 tarihinden geçerli olmak üzere kaldırılmasına, daha önceden ödenen nafakaların iadesi konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının yerinde bulunmadığından reddi gerekir.
2)TMK. nun 364.maddesine göre; "Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür."
Aynı Kanunun 365/2.maddesinde de; "Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir." düzenlemesi yer almıştır.
Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 gün ve 1998/656-688 sayılı ilamında da; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların..." yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir.
Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.
Okumakta olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki, bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır.
Somut olayda, davalı üniversite mezunu ise de; dava tarihi itibariyle herhangi bir işte çalışmadığı, bitirdiği okul itibariyle ülkemiz şartlarında hemen iş bulma imkânında olmadığı, işe girebilmek için davalının KPSS kursuna gittiği ve davacı babanın şimdilik yardımına muhtaç olduğu anlaşılmakla; nafakanın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yardım nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir...” gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, yardım nafakasının kaldırılması istemine ilişkindir.
Davacı vekili; davalının müvekkilinin kızı olduğunu ve müvekkili tarafından aylık 325,00TL yardım nafakası ödendiğini, davalının 20.05.1988 doğumlu olup Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümünden Haziran 2013 tarihinde mezun olduğunu, gördüğü eğitimini tamamlaması ve yaşamını idame ettirecek olanaklara sahip olması nedeniyle babasının yardımına ihtiyacı kalmadığını ileri sürerek yardım nafakasının davalının yirmi beş yaşını doldurduğu 20.05.2013 tarihi itibariyle kaldırılmasını ve bu tarihten sonra haksız ödenen yardım nafakasının müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında yardım nafakasının iadesine yönelik taleplerini atiye bıraktıklarını belirtmiştir.
Davalı vekili; her davanın açıldığı tarihe göre değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkilinin mezun olduktan sonra iş bulamadığını ve halen KPSS kursuna devam ettiğini, bu nedenle babasının yardımına ihtiyacı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Yerel Mahkemece; davalının Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümünden mezun olduğu, bitirdiği okul ve mesleği itibariyle iş bulma ve çalışma imkânına sahip olduğu, iş bulma imkânı varken çalışmayan meslek sahiplerinin TMK’nın 364. maddesi gereğince yardım nafakasına hak kazanamayacağı, zira yardım nafakasına hak kazanabilmek için ergin olduktan sonra eğitimin devam ediyor olması gerektiği gerekçesiyle davalıya ödenen yardım nafakasının dava tarihi itibariyle kaldırılmasına ve geçmişe yönelik yardım nafakasının iadesi talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Davalı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle
bozulmuştur.
Yerel Mahkemece; önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda davalının üniversiteden mezun olması ancak halen iş bulamaması ve Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) için kursa gidiyor olması karşısında davacı tarafından davalıya ödenen yardım nafakasının kaldırılma şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için anayasal bir hak olarak eğitim hakkından kısaca bahsedilecek ve genel olarak ve nafaka ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 328. ve 364. maddeleri ele alınacaktır.
Bilindiği üzere, bireyin ve toplumun güncel yaşamı ile birlikte gelecekteki gelişimi için eğitim oldukçaönemlidir. Toplumların ilerlemesi ve ülkelerin kalkınması ancak o ülkede yaşayan insanların eğitilmesi, onlara yeteneklerine uygun beceriler kazandırılması ile mümkündür. Kişinin maddi ve manevi varlığını geliştirmesi yine sosyal ve ekonomik yaşantısının devamlılığı için eğitim olanaklarından yararlanması zorunludur. Bu minvalde temel bir insan hakkı olan eğitim hakkı bir dizi uluslararası sözleşmede olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile de doğrudan garanti altına alınmıştır.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 17/1. maddesinde herkesin, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu, 27/1. maddesinde, herkesin, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahip olduğu, 42. maddesinde, kimsenin eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamayacağı düzenlenmiş, 58. maddesinde de, devletin gençliği korumak için gerekli tedbirleri alacağı vurgulanmıştır.
Nafaka alacaklılığı, çocuğun bireyselliğinin bir parçasıdır. Hukukumuzda, çocuk kendisini dünyaya getiren ana ve babasından bakım parası isteyebilir. Bu onun en doğal hakkıdır. Ana ve babanın bu nafaka yükümü sosyal yardım ve dayanışma düşüncesinden kaynaklanır; onların velayet hakkından bağımsızdır(Serozan, R.: Çocuk Hukuku, İstanbul 2005, s. 112 vd.).
Öte yandan, aile bireylerinden birinin yoksulluğa düşmüş olması hâlinde, diğerlerinin onun yardımına koşmaları da ahlak kurallarının gereğidir. Fakat bu gereklilik bir hukuk kuralı hâline gelmediği sürece, aile bireylerini yoksulluk içinde bulunan hısımlarına yardım etmeye zorlamak imkânı yoktur. Diğer taraftan, yoksulluğa düşmüş olan bir hısıma yardım etmemek, "aile dayanışması fikrine" aykırı düştüğü gibi, toplumun hak duygusunu da zedeler. İşte, kanun koyucular bütün bu düşüncelerle bir kimseyi, yoksulluğa düşmüş olan hısımlarına yardım etmeye zorlarlar ki, buna nafaka yükümlülüğü denir (Akıntürk, T./Ateş Karaman, D.: Türk Medeni Hukuku, Aile Hukuku II. Cilt, İstanbul 2012, s. 444 vd. ).
Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.
Kanun koyucu, bu kapsamda aile bireylerinin ekonomik olarak korunması amacıyla TMK’nın 328. ve 364/1. maddelerinde düzenleme yapmıştır.
Buna göre, TMK’nın 328. maddesi “Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.” hükmünü içermekte olup 4721 sayılı TMK’nın 364/1. maddesinde ise “Herkes, yardımetmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Görüldüğü üzere, kanun koyucu TMK’nın 328/2. maddesinde getirdiği yeni hükümle, eğitime verdiği önemi vurgulamış ve öğrenimlerini başarıyla sürdürmekte olan çalışkan ergin öğrencileri desteklemiş olmaktadır (Akıntürk/ Ateş Karaman, s. 317).
743 sayılı Medeni Kanun’un yürürlükte olduğu dönemde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.03.1963 tarihli ve 2/99-21 sayılı içtihadındaki; “Babanın sosyal durumu bakımından çocuğun okutulmasının gerekmesi halinde iştirak nafakasının çocuğun erginleşmesinden sonra da (okumaya devamı sebebiyle) ödenmesi, Medeni Kanunun hükümlerindendir. Zira evlilik birliğinin boşanma ile ortadan kalkmış olması, ana ve babanın çocuğa karşı olan borçlarında bir değişiklik meydana getirmez. Diğer deyimle, ana ve babanın beraber yaşaması halinde nasıl her ikisi beraberce çaba göstererek çocuğu sosyal durumlarına göre okutmakla ödevli idiyseler, boşanmadan sonra dahi bu ödevleri sona ermez.” ilkesi, kanun koyucu tarafından TMK’nın m. 328/2. hükmüyle yasal kural hâline getirilmiştir.
Yoksulluğun hukuksal kavramı ise mevzuatımızda tanımlanmamıştır. Belirtmek gerekir ki, yoksulluk ekonomik ve sosyal koşullarla doğrudan ilgilidir. O nedenle, bunu ülkenin ekonomik ve sosyal koşulları altında belirlemek gerekir. Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir (T.C. Anayasası m.17/1). Şu hâlde, bu temel hakkın tabii sonucu olan yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek yerinde olur.
Günümüzdeki ağır ekonomik koşullar karşısında eğitimle çalışmayı bir arada sürdürmenin mümkün olmayacağı, bir kural ve karine olarak kabul edilmelidir (Hukuk Genel Kurulunun 12.5.1999 tarihli ve 1999/2-288 E., 1999/294 K. sayılı kararı).
Somut olaya gelince; dava tarihi itibariyle davalı çocuk reşit olup, Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji bölümünden mezun olmakla birlikte KPSS kursuna devam etmektedir. Davacı babanın ise Türkiye Atom Enerjisi Kurumunda uzman olarak çalıştığı ve aylık 3.000,00 TL gelirinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Günümüz şartları gözetildiğinde çocuğun üniversiteden mezun olması başlı başına eğitim hayatının sona erdiği anlamına gelmemektedir. Zira çocuğun edindiği meslekle ilgili bir işe yerleşebilmesi için yabancı dil kursu, Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) kursu, sertifika programı gibi faaliyetlere katılması gerekli olup, bu gibi faaliyetlerin eğitimin devamı olarak kabul edilmesi zorunluluk arz etmektedir. Ayrıca çocuğun okulunu bitirip, iyi bir işe girmesi, çocuğun olduğu gibi babanın da yararına bulunmaktadır.
Yerel mahkemece direnme kararında; davalının bitirdiği okul ve mesleği itibariyle iş bulma ve çalışma imkânına sahip olduğu, iş bulma imkânı varken çalışmayan meslek sahiplerinin TMK’nın 364. maddesi gereğince yardım nafakasına hak kazanamayacağı gerekçesine yer verilmiş ise de, TMK’nın 328. maddesi ergin çocuğun eğitiminin devam etmesi hâlinde ana ve babanın durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde yardımda bulunmalarını bir yükümlülük olarak öngörmüştür. Dolayısıyla davacı babanın aylık gelirinin 3.000,00TL olduğu dikkate alındığında KPSS kursuna giderek eğitimine devam eden ve düzenli bir geliri bulunmayan çocuğuna bir miktar nafaka ödeyebileceği kuşkusuzdur. Bu durumda davacı babanın eğitimine devam eden ve yoksulluğa düşmüş olan çocuğuna yardım etmesi bir zorunluluktur.
Öte yandan yargılama aşamasında davalının eğitiminin sona erdiği ve 23.05.2016 tarihinde bir şirkette işe başladığı, sonuç olarak bu tarihten itibaren babasının yardımına ihtiyacı kalmadığı anlaşılmaktadır.
Şu hâlde, davalının dava tarihi itibariyle eğitimine devam ettiği ve babasının yardımına ihtiyaç duyduğu, ancak işe başladığı tarihten itibaren babasının yardımına ihtiyacı kalmadığı gözetilerek yardım nafakasının davalının işe başladığı 23.05.2016 tarihi itibariyle kaldırılmasına karar verilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, yerel mahkeme direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekir. Diğer taraftan, gerekçeli karar başlığında dava tarihi 10.01.2014 olmasına rağmen 03.08.2017 olarak gösterilmesine ilişkin yanlışlık, mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliği taşıdığından bozma nedeni yapılmamıştır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatıran geri verilmesine, aynı Kanun’un 440/III-1. maddesine göre karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14.11.2019 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oy birliği ile kesin olarak karar verildi.
3. Hukuk Dairesi 2014/19681 E. , 2015/15751 K. "İçtihat Metni"
Lazer Epilasyon Uygulamasında Cilt Yanmalarında Tazminat
Boşanma davası açıldıktan sonraki bir tarihte boşanma taraflarından herhangi birisinin üçüncü bir şahıs ile münasebeti mevcuttaki boşanma davasını ...
YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ -
T.C YARGITAY 3. HUKUK ...
YARGITAY 2. Hukuk Dairesi
Esas Yıl/No: 2013/16048
Karar Yıl/No: 2013/29319
Karar tarihi: 11.12.2013
BOŞANMA DAVASI - SÜRESİNDE ...
DANIŞTAY 5. DAİRESİNİN Esas : 2017/6371 Karar : ...
Kira borcu için düzenlenen takip talebinde, "HACİZ VE TAHLİYE" yazılmazsa , ...
Sağ kalan eşin müşterek konuttaki hakları üzerinde ve daha çok mağdur edilmemesi adına düzenlenen Türk Medeni Kanununun önemli iki maddesine farklarına ...
ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA SÖZLEŞMESİ İLE İLGİLİ AÇILMIŞ OLAN TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASINDA; BAKIM BORÇLUSUNUN GÖREV VE ÖDEVİNİ LAYIĞIYLA YERİNE ...
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ
2017/10434E 2019/6925K 30.05.2019 Tarihli içtihat
Suç: Taksirle ...
DOLANDIRICILIK SUÇLARINDA EN YENİ HÂLİ İLE DE KABUL GÖRDÜĞÜ ÜZERE YETKİLİ MAHKEME "FAİLİN HESABINA PARA HAVALESİNİN YAPILDIĞI YER ...
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi
2008/9800E 2009/1012K 02.02.2009 ...
YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİNİN 2017/26025E 2020/752K 21.01.2020 Tarihli ilamında özetle;
".. Son dönemde özel bir ...
İnternet sayfasına satılık ilanı verip , banka hesabına ödemeyi sağlamasına rağmen ...
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2017/2692E 2020/153K 23.01.2020 Tarihli ilamı
ÖZETİ: Mahkeme tanık ve delil listesinin bildirilmesi için iki haftalık ...
YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ
Esas : 2015/9077 Karar : 2016/5505 Tarih : ...
YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİNİN 2016/24332E 2016/21434K 13.10.2016 Tarihli ilamında özet ile;
".. Senedin tanzim tarihi itibariyle ...
T.C.
YARGITAY
3.
HUKUK DAİRESİ
E. ...
İki adet emsal karar ve en altta esas ve karar no'su belirli emsal karar ilamını sunmaktayız, faydalı olması dileğimizle
- İŞÇİNİN İKİ HAFTA BİR VARDİYASI DEĞİŞTİRİLMESİ GEREKİRKEN SÜREKLİ GECE VARDİYASINDA ÇALIŞTIRILMASININ İŞÇİYE HAKLI NEDENLERLE FESİH ...
YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİNİN 2018/15518E 2019/9846K 04.11.2019 Tarihli ilamına göre özetle; "
YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ 2015/23128E 2016/599K 13.01.2016 Tarihli ...
YARGITAY 9. HUKUK
DAİRESİ ÖZET: ...
Konu : 7258 Sayılı yasa 5. maddenin d fıkrası - Yasal olmayan sitelerden bahis oynanması - idari para cezasına itiraz ve itirazın kabulü ...
YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ 2017/4888E 2019/2015K 11.03.2019 Tarihli ilamında özet ile; "..Somut ...
ERGİN OLAN ÇOCUĞA NAFAKA BAĞLANMASI
T.C. YARGITAY 8. HUKUK ...
YARGITAY 20. CEZA DAİRESİ 2019/6575E 2020/4192K 09.07.2020 ...
T.C. YARGITAY YİRMİBİRİNCİ HUKUK DAİRESİ Esas : ...
YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ 2016/6877E 2016/7495K 07.06.2016 Tarihli ...
YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ DOSYA NO: 2019/4425E 2020/10765K 14.09.2020 Tarih ÖZET: Olay ...
YARGITAY
YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİNİN 2016/1953E 2017/2895K 10.04.2017 Tarihli ilamında özet ile; "Davacı, sihirlikazan.com sitesinden yaptığı ...
YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİNİN 2017/15468E 2020/4844K 03.06.2020 Tarihli ilamında özet ile; "... Davacı işçi ödenmeyen bir ...
Yargıtay 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2020/2199 Karar : 2020/3166 Tarih : 22.06.2020 ÖZET: ...
DOKTORUN GÖREVİ BAŞINDA İKEN MUAYENE ESNASINDA HASTAYI CİNSEL YÖNDEN İSTİSMAR/TACİZ ETTİĞİNE İLİŞKİN İDDİALAR ...
YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİNİN 2014/11143E 2015/8768K 21.10.2015 Tarihli ilamında özetle; "..Takibe konu olan ...
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI Esas : 2018/904
YARGITAY İKİNCİ HUKUK DAİRESİ Esas : 2020/1422 Karar : 2020/2919 Tarih : 10.06.2020 ÖZET Somut olayda, davalı ...
YARGITAY İKİNCİ HUKUK DAİRESİNİN 2020/5476E 2020/6801K 23.12.2020 Tarihli kararında özetle; Asgari ücret düzeyindeki gelir yoksulluk nafakası almaya ...
Birden fazla istinaf dilekçesi verilebilir mi?
Senette unsur eksikliği - Takibin iptal edilmesi
Aldatılan eşin, eşiyle birlikte olana karşı manevi tazminat hakkı
Davaya cevap vermeyen davalı ıslah dilekçesi ile dosyaya cevap veremez
ISLAHA İLİŞKİN İLKELER
Y.9 HD. E.2014/25790
K.2014/25766 T.09.09.20147258 Sayılı yasa - Yasal olmayan sitelerden bahis oynanması - idari para cezasına itiraz ve itirazın kabulü
HESAPTAKİ PARA SAHTECİLİK YOLUYLA ALINIRSA BANKANIN SORUMLUĞU VAR MIDIR?
Usulsüz tebligata ilişkin emsal kararlar
REŞİT ÇOCUĞA NAFAKA
Müşterek çocuk yanında fiilen bulunmayan kişiye hükmedilen nafaka kaldırılmalıdır
Uyuşturucu ticareti dosyası - sadece soyut tanık beyanı ile ceza verilemez
Avukat mazeretinde sebep belirtmese dahi mazereti kabul edilmesi hk.
Yalan haber ile kişilik haklarına saldırı - manevi tazminat - iftira suçu
177 Karton kaçak sigara kullanım sınırı içerisinde sayıldı
Anlaşmalı boşanma davası kesinleşene kadar taraflardan biri bu davadan dönebilir, dava çekişmeli boşanma davasına döner
İnternetten alınan ürün gelmez ise banka ilgili meblağı müşterisine iade etmek zorundadır
Hukuki deliller kısmına "sair deliller" yazmanın bir anlam ifade etmediği - böyle yazarak tanık dinletilemeyeceği hk.
Çocuğun üstün yararı var ise annenin kızlık soyadı çocuğa verilebilir
Doktorun muayene esnasında cinsel istismar işlediği iddiası - 2 adet beraat kararı
Kiracıya kefil olanın sorumluluğu kira süreciyle sınırlıdır
Üniversite mezunu iş sahibi olmayan çocuk için nafaka
Anlaşmalı boşanmadan feragat eden önceki boşanma sebeplerine dayanabilir mi?
Asgari ücretle çalışana YOKSULLUK NAFAKSI bağlanabileceği hakkında